Çocuğu Sınava Hazırlanan Ailelere Öneriler
Sınav kaygısı için ne yapmalı?
Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın: Çocuğunuza sürekli akademik anlamda ondan daha başarılı kardeşi, arkadaşı ve ya akrabalarıyla kıyaslamanız onu daha başarılı biri yapmaz. Tersine bağımsız bir birey olma mücadelesi veren gençte olumsuz duygulara neden olur. Hatta ters tepkilere neden olarak gencin çalışmayı tamamen bırakmasına sebep olabilir. Üstelik karşılaştırma yapan ebeveynine karşı öfke hissetmesine yol açar.
Çocuğunuzu etiketlemeyin: Ona sürekli “başarısız, beceriksiz” vb. olumsuz etiketler takmayın. Bu tarz küçük düşürücü etiketlemeler çocuğun özgüveninin düşmesine sebep olacaktır. Özgüveni düşük çocuk sahip olduğu kapasiteyi ortaya koyamayacaktır. Çocuk yetiştirirken amacınız olumlu bir birey olmasına yardımcı olmaksa ona olumlu yönelimli olmanız daha yerinde bir yaklaşım olacaktır.
Tüm yaşamınızı çocuğunuzun sınavına göre düzenlemeyin: Elbette çocuğunuz ders çalışabilmesi için sessiz, sakin ve rahat bir ortamı hazırlamak gerekmektedir. Ancak ailenin tüm sosyal yaşamını, işlerini çocuğunun sınavına endeksli şekilde düzenlenmesi çocuğa “olağanüstü hal” mesajı verecek bu durum da çocuğun kaygısının artmasına sebep olacaktır.
Çocuğunuzun sınava hazırlanması tüm yaşamını dondurması anlamına gelmez: Gelişimsel olarak ergenlik döneminde olan gencin en büyük gereksinimlerinden biri sosyal ihtiyaçlarıdır. Çocuğun sınav hazırlık süreci boyunca arkadaşlarıyla görüşmemesini, sinemaya gitmemesini, dışarı çıkmamasını istemek çocuğunuzun ihtiyaçlarının karşılanmayarak var olan stresinin artmasına yol açacaktır. Hiç televizyon seyretmemesi, bilgisayarla vakit geçirmemesini beklemek de gerçekçi değildir. Hayatını tamamen ertelemesini beklemek yerine aileyle karşılıklı uzlaşma içinde çalışma ve serbest zaman aktivitelerini düzenlemek daha doğrudur.
Çocuğunuzun girdiği sınav çocuğunuzun zekasını, kişiliğini, kişisel değerini ölçen bir sınav değildir: Sınavlar sadece edinilen bilgi düzeyini ölçmeye yardımcı araçlardır. Örneğin çocuğunuzun matematikten olduğu ilk sınavdan zayıf alması en fazla onun o sınavda sorumlu olduğu konuları tam olarak öğrenemediği ve ya o soruları cevaplayamadığı anlamına gelebilir; onun beceriksiz biri, başarısız bir öğrenci, matematikten anlamayan biri ve ya sorumsuz bir kişi olduğu anlamına gelmez.
Çocuğunuza meslek seçimi konusunda baskıcı olmayın: Her bireyin kendine özgü becerileri, yetenekleri ve ilgi alanları mevcuttur. Yapmaktan zevk aldığı şeyler de buna bağlı olarak değişebilir. Sizin kendi hayalinizdeki meslek çocuğunuzun hayali olmayabilir, o mesleğe ilgisi olmayabilir, sizin geleceği parlak diye gördüğünüz bir meslek onun geleceğini karartabilir. Pek çok kişinin üniversitede istemediği bölümlerde aile baskısı ve ya sırf puanı tuttu diye okuduğu görülmektedir, hatta hayat boyu istemediği bir mesleği yaparak mutsuz olan kişiler vardır. Birey becerisi, ilgisi olan mesleği seçtiğinde zaten mesleğini başarıyla sergileyecek ve mutlu olacaktır.
Çocuğunuzun performansıyla ilgili beklentilerinizi gerçekçi boyuta indirin: Aileler elbette çocuğunun girdiği sınavda başarılı olmasını isteyecekler ve çocuğun sınava yeterli miktarda hazırlanmış olmasını tercih edeceklerdir. Okul öğretmenlerinin, dershane öğretmenlerinin, farklı uzmanların çocuğun “haftada en az şu kadar soru çözmesi gerekir”, “günde en az şu kadar saat çalışmalı”, “deneme sınavlarından en az şu kadar puan alınmalı” gibi tavsiyeleri olacaktır. Ancak her öğrenci beceri, ilgi, dikkat ve öğrenme hızı bakımından farklıdır. Biri için geçerli kriterler diğeri için geçersiz olabilir. Ebeveynlerin sürekli çok çalışması, soru çözmesi gerektiğiyle ilgili baskısı genç için yıldırıcı olabilir.
Ona nasıl hissetmesi gerektiğini söylemeyin: Çocuğunuzu duygularıyla ilgili konuşmaya teşvik edin, onu kaygılandıran şeyleri sizinle konuşabilmesi rahatlamasını sağlar, çaresiz hissetmesin engel olur. Ancak ona “böyle hissetmemelisin” , “kaygılanacak bir şey yok ”, “rahat olmalısın” vb. ifadeleri kullanmanız çocuğunuza onu anlamadığınızı düşündürebilir.
Çocuğunuzun her sorununu çözmeye çalışmayın: Aileler çocukları bir engelle karşılaştıklarında hemen o engeli ortadan kaldırmak isterler Ancak yapılması gereken o engeli gencin kendisinin aşabilmesidir, aile bu süreçte çocuğa destek olarak yardımcı olabilir. Kaygıyla ilgili terapilerde de amaç gerekli desteği vererek gencin bu zorluğun üstesinden kendisinin gelmesine yardımcı olmaktır.
Gerçekçi olmayan söylemlerden uzak durun: “Bu sene sadece sınava odaklan, derslerine çok çalış, seneye her istediğini yaparsın” gibi söylemlerden uzak durun. Bilin ki sınav bitince de çocuğunuz için yeni hedefleriniz olacak, okulu bitirse, iş bulsa, evlense vs. gibi. Her birimiz hayatımızda çeşitli evrelerden geçeriz kendimize, üniversiteye gireyim her şey tamam, ah şu okul bir bitse her şey çözülecek, okul bitince bir iş bulsam her istediğimi yaparım deriz, sonra bir iyi para kazansam tamam, evlensem çocuk sahibi olsam başka bir şey istemem deriz, sonra şu çocuklar bir büyüse rahatlayacağım, emekliliğimi alayım her istediğimi ondan sonra yapacağım gibi devam eder gider. Yaşamımız boyunca girilecek pek çok sınav, geçilecek bir çok aşama olur önümüzde ve her birisi de yaşamımızın bir parçasıdır sadece.
Ailenin en iyi yapacağı şey çocuğuna iyi bir model olmaktır: Anne babaların kendilerini kaygı yaşadığı ortamlarla, olaylarla iyi başa çıkabildiğini gören çocuğu onları örnek alabilir, ebeveynlerin olumlu model olması yaşadığı zorluklarla mücadele etme konusunda gencin cesaretini arttırır.
ÇOCUĞUNUZUN SINAV KAYGISI PERFORMANSINI ETKİLİYORSA,
BAŞARISINI DÜŞÜRÜYORSA VE YA PERFORMANSINDA İNİŞ ÇIKIŞLARA SEBEP OLUYORSA,
PSİKOLOJİK OLARAK BELİRGİN STRES YAŞAMASINA SEBEP OLUYORSA,
BİR UZMANDAN TERAPİ YARDIMI ALMAKTA GECİKMEYİN.